BOŞANMA-VELAYET-NAFAKA-MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT DAVALARINDA ÇOCUKLAR DİNLENEBİLİR Mİ?

Aile Hukuku, Genel, Medeni Usul Hukuku

T.C YARGITAY 
2.Hukuk Dairesi 
Esas: 2017/ 2060 
Karar: 2017 / 7969 
Karar Tarihi: 22.06.2017

“… 2-Velayeti davacı babaya verilen ortak çocuk 2002 doğumlu …’nın idrak çağında olduğu anlaşılmaktadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri gereğince, idrak çağındaki küçüğün ebeveynlerinden hangisinin yanında kalmak istediği konusunda hakim tarafından bizzat dinlenilerek görüşünün alınması, kardeşlerin ayrılmaması ilkesi de gözetilmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre ortak çocuk …’nın velayetinin düzenlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…”

BİRLİKTE OTURMADIKLARI GEREKÇESİYLE TEBLİĞDEN İMTİNA EDİLEBİLİR Mİ?

Genel, Medeni Usul Hukuku

RUHİ, Ahmet Cemal, Tebligat Hukuku, Ankara-2013, 8. Baskı, syf 432
Muhatap tarafından tebligat yapılan kişinin kendisi ile aynı konutta birlikte oturmadığı yönünde bir iddia ileri sürülmüş ise, bu iddianın muhakkak araştırılıp açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu iddia önemlidir ve dikkate alınmalıdır. İddianın doğru olup olmadığı meskun mahalde emniyet, kırsal mahalde ise jandarma marifeti ile araştırılarak sonuçlandırılır. …

YARGITAY 5. HD., 28/01/2008, E.2007/14109, K.2008/376

“… Davacılar, kendilerine yapılan kamuşlatırma tebligatlarında “birlikte sakin oldukları” belirtilen Mehmet E. ve Osman E. ile tebliğ tarihinde birlikte oturmadıklarını iddia ettiklerinden, davacılardan tüm delilleri ile sorulup bu hususun araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir. …”

 

DEVLET HASTANESİNDE HATALI TEŞHİS VE TEDAVİ DURUMUNDA DAVA DOKTOR ALEYHİNE Mİ KURUM ALEYHİNE Mİ AÇILIR?

Genel, Medeni Usul Hukuku

T.C YARGITAY 4.Hukuk Dairesi Esas: 2014/ 15658 Karar: 2015 / 443

“… Davaya konu edilen olayda, Devlet Hastanesinde doktor olan davalının, hatalı teşhis ve tedavide bulunarak davacıda ağır ve kalıcı maluliyet oluşmasına neden olduğu ileri sürülmüştür. Kamu görevlilerinin görevleri kapsamında yetkisini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zarardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, İdare aleyhine açılabileceğine göre, somut olayda karşı yana husumet tevcih edilmesi doğru değildir. …”

DOSYA ÜZERİNDEN GÖREVSİZLİK KARARI VERİLEBİLİR Mİ?

Genel, Medeni Usul Hukuku

T.C YARGITAY 15.Hukuk Dairesi Esas: 2016/ 5499 Karar: 2016 / 5029

“… 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesi uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda aynı Kanun’un 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir ise de, ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekir. Dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesi HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık oluşturmaktadır.

Bütün bu hükümlerden, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden görevsizlik kararı verilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından kararın usul yönünden bozulması gerekmiştir. …”

ISLAH TALEBİNDE BULUNAN DAVACIYA ISLAHIN KESİN SÜRESİNİN VE SONUÇLARININ HATIRLATILMAMASI

Genel, Medeni Usul Hukuku

YARGITAY 9. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/15574 Karar No: 2015/31462

“… Somut uyusmazlıkta, mahkemece 15.05.2013 tarihli celsede “ ıslah dilekçesini ibraz etmek üzere iki hafta mehil verilmesine “ seklinde ara kararı olusturulmustur. Ara kararında kesin süreden söz edilmemis, süreye uyulmamasının yaptırımı da belirtilmemistir. Bu süre usule uygun olmadıgı gibi bu celseden sonra tahkikat devam etmistir. Bu nedenlerle mahkemece davacı vekiline ıslah islemlerini yerine getirmesi için HMK.nun 181. Maddesinde belirtilen sekilde yasal sonuçları da içeren kesin süre verilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ıslah talebinin reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmistir. …”

ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİNİN TEK TARAFLI FESİH BİLDİRİMİ İLE SONA ERDİRİLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Borçlar Hukuku, Eşya Hukuku, Genel, Medeni Usul Hukuku

T.C YARGITAY 23.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 1171 Karar: 2016 / 4076

“… Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin tek taraflı fesh bildirimi ile sona erdirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle yapılan fesh bildiriminin hukuki sonuç doğurduğundan bahsedilemez. …”

DAVANIN KONUSUZ KALMASI HALİNDE YARGILAMA GİDERLERİNDEN KİM SORUMLUDUR?

Genel, Medeni Usul Hukuku

T.C YARGITAY 3.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 2978 Karar: 2015 / 5474

“… takibe konu alacağın tamamı dava açıldıktan sonra yapılandırılmış ve ödenmiş olduğundan dava konusuz kalmıştır. Davanın açılmasına davalı sebebiyet vermiştir. Bu durumda, mahkemece; yapılandırılarak ödenen takibe konu olan alacağın tümü üzerinden, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda açıklanan miktar üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. …”

TAPU SİCİLİNDEKİ YAZIM HATALARININ DÜZELTİLMESİ İÇİN DOĞRUDAN DAVA AÇILABİLİR Mİ?

Genel, Medeni Usul Hukuku

T.C YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2014/ 18901 Karar: 2014 / 17335

“… yeni Tapu Sicil Tüzüğü hükümleri ve özelikle 75. maddesi nazara alındığında, tapu müdürlüklerine oldukça geniş yetkiler verilerek tapudaki hataların daha kısa bir sürede, idari yoldan düzeltilmesine imkân verildiği görülmektedir. Yine bu maddenin son fıkrasında ise “Bu madde hükümleri uyarınca kayıt düzeltmeleri için müdürlüklere başvuru yapılması zorunludur.” hükmü bulunmaktadır.

Bu hüküm hak arama özgürlüğünü kısıtlamamakta, aksine hak arayanlara haklarını çok daha kısa bir sürede, kolay, ucuz ve basit bir şekilde elde etme imkânı vermektedir. Hal böyle olunca, bu imkânın öncelikle tüketilmesi ve bu yolla bir sonuç alınamaması durumunda ilgilinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 1027. maddesi gereğince mahkemeye başvurması zorunluluğu bulunmaktadır. …”

İŞ HUKUKUNDA BELİRSİZ ALACAK DAVASI AÇILMASININ KOŞULLARI NELERDİR?

Genel, Medeni Usul Hukuku, İş Hukuku

T.C YARGITAY 9.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 2657 Karar: 2016 / 12630 

“… Genel mahiyette bu açıklamalardan sonra işçilik alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olup olmayacağı noktasında Dairemizce belirlenen kriterler aşağıdaki gibidir;

Kıdem tazminatı hesabı için, işçinin çalıştığı süre, fasılalı çalışma olup olmadığı, bu süre içinde ihbar önelini altı hafta aşan istirahat raporu alınıp alınmadığı, ücretsiz izin uygulaması olup olmadığı, grevde geçen sürenin varlığı, işçinin son ücreti, ücretin eki niteliğindeki ödemelerin son bir yıllık toplamı, işçiye sağlanan ayni hakların parasal değeri ve son bir yıllık ortalaması, ücretin eki mahiyetindeki ödemelerin devamlılık arz edip etmediği gibi konuların net olarak bilinebilmesi gerekir. Bu yüzden işçinin hesabın unsurlarına dair sözü edilen bir veya birkaç konuda belirsizlik halinde kıdem tazminatının başlangıçta tam olarak ve tamamen belirlenmesi mümkün olamaz. HMK’nun 107. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere alacaklının “alacağının tamamını tam olarak” tespiti mümkün değildir. Bu nedenle hesabın unsurlarındaki tartışma ve belirsizlik, alacağın da belirsiz olması sonucunu doğurur. Ancak ücret ve eklerine dair tartışma kıdem tazminatı tavan sınırlaması sebebiyle sonuca etkili değilse, kıdem tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği düşünülmelidir.

İhbar tazminatı hesabı noktasında kıdem tazminat için sözü edilen tavan sınırlaması hariç, hemen hemen aynı verilere ihtiyaç vardır. İşçinin çalışma süresindeki tartışmanın ihbar süresine dair dilimi etkilemesi veya işçinin ücreti ve eklerindeki herhangi bir tartışma halinde ihbar tazminatı hesabı da belirsizdir.

İşçinin ücretini ve çalışma süresini bilmesi gerektiği varsayımı ile ihbar ve kıdem tazminatının her durumda belirli olduğunu söylemek isabetli bir yaklaşım olmaz. Çalışma süresine ve ücreti ile eklerine dair yasal yükümlülüğe rağmen işverence belge verilmemiş bir işçinin, işverende mevcut işyeri şahsi sicil dosyasına ulaşmadan ve işverence bilgi ve belge sunulmadan önce henüz dava açma aşamasında bu tür tazminatların tamamını ve tam olarak hesaplamasını beklemek ve bunu bir dava şartı olarak kabul etmek, hak arama özgürlüğünü zedeler. Bu konuda alınacak olan uzman raporu da hesap noktasında aynı belge eksiklikleri sebebiyle yeterli olmayacağı gibi, iş sözleşmesi yasal hakları ödenmeksizin feshedilen işçiden dava öncesinde alacaklarını belirleyebilmek için hesap raporu almak yönünde bir masraf yapmasını beklemek de doğru olmaz.

Yıllık izin ücreti hesabının unsurları, işçinin çalışma süresi ve ücretin miktarıdır. İşverence yasal düzenlemelere rağmen bu yönlerden belge düzenleme ve işçiye verme yükümlülüklerin yerine getirilmemiş olması halinde işçinin yıllık izin ücretini dava öncesinde tam olarak belirlemesi mümkün olmayabilir. Bu açıdan çalışma süresi ve ücretin tartışmalı olması durumunda yıllık izin ücreti belirsiz alacak davasına konu edilebilir. Ancak çalışma süresi ve ücretin işçiye verilmiş veya ulaşabileceği belge ve kayıtlarla kesin olarak saptanabildiği hallerde yıllık izin ücretinin belirli olduğu ve belirsiz alacak davasına konu olamayacağı söylenebilecektir.

Fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil çalışmaları karşılığı ücretler için ise çalışmaların tamamının puantaj kayıtlarına dayandırıldığı istisnai durumlar dışında hakimin taktiri indirimi söz konusu olduğundan, alacakların, davanın açıldığı aşamada tam olarak belirlenmesi mümkün değildir. Bu itibarla sözü edilen alacakların belirsiz alacak davasına konu edilebileceği ilke olarak kabul edilmektedir.

Hakimin takdiri veya yasal nedenlerle indirim yapılarak alacak miktarı veya değerinin belirlenmesi halinde alacak belirsizdir (Yargıtay 9.HD.27.02.2012 gün ve 2012/1757 E.2012/5742 K.). …”

DAVA DİLEKÇESİNDE TALEP EDİLMEYEN BİR İŞÇİ ALACAĞI ISLAH DİLEKÇESİ İLE TALEP EDİLEBİLİR Mİ?

Genel, Medeni Usul Hukuku, İş Hukuku

T.C YARGITAY 9.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 2677 Karar: 2016 / 12655 

“… Yargılamanın etkinliğine hizmet eden usul ekonomisinde, hâkimin yasanın öngördüğü düzen çerçevesinde yargılamayı kolaylaştırarak, gereksiz zaman kaybına ve gereksiz masrafa sebebiyet vermeksizin âdil karara varması sağlanmaktadır. Yargıtay bu ilkeyi “adaletin ucuz, çabuk ve isabetli olarak sağlanması” olarak tanımlamaktadır. (Y. HGK. 10.4.1991, 1991/15-91 E, 1991/202 K)..

Dairemizin yerleşik uygulamasında; usul ekonomisi ilkesi gereği iş sözleşmesinden kaynaklanması nedeni ile dava dilekçesinde talep edilmeyen işçilik ile ilgili bir alacak kaleminin ıslah dilekçesi ile talep edilebileceği kabul edilmektedir. …”

DAVA DİLEKÇESİNDE DAVACININ ADRESİNİN YAZILMAMIŞ OLMASI

Genel, Medeni Usul Hukuku

T.C YARGITAY 3.Hukuk Dairesi Esas: 2016/ 12177 Karar: 2016 / 11604 

“… Dava dilekçesinde davacıların adresi yok ise de; dilekçenin eki vekaletnamede davacıların açık adresi belirtilmiştir. Bu bakımdan, dava dilekçesinin usule uygun olarak düzenlenmediğinden, bir başka ifade ile dava dilekçesinde usuli eksiklik olduğundan sözedilemez. Mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekir. … “

ISLAHTAN VAZGEÇİLEREK TEKRAR DAVA DİLEKÇESİNDEKİ TALEPLERİN İSTENİLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Genel, Medeni Usul Hukuku

T.C YARGITAY  23.Hukuk Dairesi  Esas: 2015/ 7601  Karar: 2016 / 4056 

“… HMK’nun 176/2. madde hükmüne göre, aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Bu durumda davacının davasını ıslah ettikten sonra bundan vazgeçip tekrar dava dilekçesindeki taleplerini istemesi mümkün değildir. …”

Duruşma Günü ve Saati Yazılmamış Davetiyenin Davaya Etkisi Nedir?

Genel, Medeni Usul Hukuku

T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 2003/ 5250 Karar: 2003 / 8584

ÖZET: Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez.

(1086 S. K. m. 73) (7201 S. K. m. 9)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez (HUMK. md. 73).

Davetiyeye neler yazılacağı Tebligat Kanununda (md. 9) ve Tebligat Tüzüğünde (md. 11-12) gösterilmiştir.

Davalıya 15.1.2003 tarihinde bizzat tebliğ edilen davetiyede duruşma günü ve saati yazılmamıştır. Bu hal davalının savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır. Davalı kanuna uygun biçimde duruşmaya çağrılmadığından işin esasına girilerek hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyize konu hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 10.06.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.